KAMUOYUNA DUYURU

Ülkemiz, bir yandan terör, bir yandan da ekonomide acilen çözülmesi gereken sorunlarla karşı karşıya iken, 2010 yılından sonra bir kez daha Anayasa değişikliği gündemine kilitlenmiş bulunmaktadır.

Anayasalar toplumsal mutabakat metinleridir. Ülkemizin bir anayasa değişikliği ihtiyacı uzun zamandır tüm kesimler tarafından dile getirilmektedir. Ancak burada öncelikle vurgulanması gereken konu, toplumsal gelişmenin yasal-anayasal düzlemde ihtiyaç duyduğu değişikliklerin, 35 yıldır tartışılan bir Anayasa’ya “yama yapma” yoluyla giderilmesinin mümkün olmadığıdır. 12 Eylül darbesiyle başlayan tahribatın giderilebilmesinin tek yolu, toplumsal uzlaşmaya dayanan, siyasi partilerin, başta hukukçular olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin, üniversitelerin önerileri ve katılımıyla bütünüyle sivil bir anayasa yapmaktır.

Bugün gündemde olan 18 maddelik anayasa değişiklik paketinin sorunlarımızı çözmek yerine, yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olacağı anlaşılmaktadır. Toplumsal kutuplaşmayı artıracak, istikrarsızlığa neden olacak bu süreçten, ülkemizin ve vatandaşlarımızın fayda sağlayabilmesi mümkün değildir. Teklifin, toplumdaki kutuplaşmayı artırması, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğine dönük kaygıları belirginleştirmesi, Türkiye’nin çağdaş toplum idealinden uzaklaşmasına yol açması, kaçınılmazdır.

Bütün çağdaş, demokratik ülkelerin üzerinde titizlikle durduğu en önemli konu, güçler ayrılığı ilkesidir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrı güçler olması ve karşılıklı denetlemelerle, bu güçlerin çalışmalarını sürdürebilmeleri esastır. Bu üç temel güçten herhangi birinin baskın hale gelmesi, demokratik toplumlar açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Üstelik, “milli iradeyi” asıl olarak TBMM’nin temsil ettiği dikkate alındığında, TBMM’nin yetkilerinin sınırlandırılması, “mili irade”nin tecellisini de olumsuz yönde etkileyecektir.

TBMM’de ikinci tur oylamalarının yapıldığı anayasa değişikliğine ilişkin maddeler, yasama ve yargıyı yürütmenin, yürütmeyi de tek bir kişinin kontrolü altına sokması nedeniyle, kişilerden bağımsız olarak, son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Siyasi sistemin bütünüyle değişmesi anlamına gelen bu değişiklikler, tarihsel olarak da önemli bir kopuş haline gelecek ve ülkenin geçmiş birikimi yok sayılacaktır.

Anayasada değişiklikler içeren teklifin tek tek maddelerinden öte, yol açacağı sonuçlarına dikkat çekiyoruz. Hangi partiden olursa olsun, egemenlik yetkisini millet adına kullanan her bir milletvekilini toplumun, ülkenin çıkarlarını ve geleceğini düşünerek hareket etmeye çağırıyoruz. Toplumun geniş bir kesiminin değişikliklerin içeriğinden haberdar olmadığı, bilenlerin eleştirilerinin ise dikkate alınmadığı bir ortamda, Anayasa maddelerinin bu şekilde değiştirilmesinin hiçbir sorunumuzu çözmeyeceğini bir kez daha hatırlatıyoruz.

Henüz geç kalınmış değildir; bütünüyle yeni, uzlaşmaya dayalı bir anayasa yapabilmek için, bu teklif geri çekilmelidir.

Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu