Zeytin, sadece bir ağaç değil; binlerce yıllık kültürün, emeğin, barışın ve bereketin simgesidir. Bu kadim toprakların hafızasıdır. Ancak TBMM gündemindeki “Zeytincilik, Mera, Çevre ve Maden Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile zeytinliklerin ölüm fermanı imzalanmak istenmektedir.
Bu teklif yasalaşırsa, zeytinlik, mera, sulak alan gibi korunması gereken hassas alanlarda geri dönüşü mümkün olmayan tahribata yol açacaktır. Özellikle madencilik ve enerji sektörlerinde ÇED raporu zorunluluğunun kaldırılması, izin, onay ve ruhsat süreçlerini sermaye gruplarının insafına bırakacaktır.
Zeytinlikler yalnızca tarım alanı değil; binlerce üreticinin geçim kaynağı ve aynı zamanda yaşam alanıdır. Bu alanlarda yaşanacak tahribat, tarımsal üretimi, kırsal kalkınmayı, iklim değişikliğine karşı direncimizi, biyolojik çeşitliliği geri dönülmez biçimde zayıflatacaktır. Türkiye’nin iklim politikaları, doğal varlıkları korumadan başarıya ulaşamaz. Bu sadece çevresel bir hassasiyet değil, anayasal ve toplumsal bir sorumluluktur.
Binlerce yıllık tarım kültürünü, ekosistemi ve kırsal yaşamı tehdit eden bu teklife karşı; toprağımızı, doğayı ve kamusal değerleri korumak için sesimizi yükseltiyoruz. Zeytinin yeşili kömürün karasından, toprağın üstü altından değerlidir. Zeytinlikler yurttur, yaşamdır, bellektir, gelecek nesillere bırakacağımız emanettir.
Zeytinime dokunma!