Hepimizi derinden üzen, milyonlarca insanın yaşamını alt üst eden ve on binlerce insanı, sayısını bilmediğimiz canlıyı aramızdan koparan 6 Şubat deprem faciasının üzerinden üç hafta geçti.
Biliyoruz, acımız hâlâ çok taze ve dayanışma hâlâ yaşamsal değerini korumakta. Ancak her gün artan dozda karşılaştığımız hukuksuzluklar, siyasi tehditler ve skandal boyuttaki iddialar, sorumluluğun etik, politik ve hukuki yönlerini daha güçlü hatırlatmamızı zorunlu kılıyor.
Unutulmamalıdır ki yaşadığımız depremin ağır bir faciaya dönüşmesi öngörülemez değildi.
- Deprem ülkesi olduğumuz gerçeği hafife alındığında ve bu gerçeğe uygun politika üretilmediğinde,
- Liyakatsiz, ehliyetsiz, afet ve kriz yönetimi konusunda donanımsız, iktidara sadakatle itaat eden kişiler ayrıcalıklı ve makbul görüldüğünde,
- Her başarıyı kendisine, her başarısızlığı başkasına tahvil etmek için algı oluşturmaya ve algı üzerinden yönetmeye yönelik propaganda teknikleri önceliklendirildiğinde,
- Şirket yönetir gibi devlet yönetildiğinde,
- Eleştirel aklın, bilimin, planlamanın, hukukun üstünlüğünün ve kamu yararının rehber edinilmesini savunan, bunu savundukları için de makbul görülmeyen kurum ve kuruluşlar düşmanlaştırıldığında,
- Siyasi çıkar hesaplarıyla denetim yetkileri zayıflatılan meslek odaları karar süreçlerinden dışlandığında,
- Meclis gündemine alınması için verilen önergeler sadece muhalefet saflarından geldiği için reddedildiğinde,
- Yardımı ve dayanışmayı ilke edinmesi gereken kurum ve kuruluşlar ticarileştirilip siyasi hesaplara kurban edildiğinde,
- Kaçak ve kuralsız yapılara siyasi çıkar ve rant uğruna imar izni/affı çıkarılıp imar çeteleri yaratıldığında,
- Her eleştiriye cevaben “kader” denilerek tedbirsizlik ve plansızlık kutsanıp helallik istendiğinde,
- Demokrasi güçleri ve talepleri susturulmaya çalışılarak, bastırma ve cezalandırmayla toplumda korku iklimi yaratılmaya çalışıldığında,
yaşadıklarımız kaçınılmazdır.
Kaybettiklerimizi geri getiremeyeceğimizi biliyoruz. Ancak yeniden ve yeniden bu faciaları yaşamamak için emek harcayacak liyakatli, donanımlı ve kamu yararını ilke edinen yetişmiş insan gücümüz olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Bu nedenle bizler, geçmişte olduğu gibi tüm sorumluluğun sadece birkaç müteahhidin üzerine yıkılmasını kabul etmiyor, deprem faciasından önce ve sonra politik, etik ve hukuki sorumluluğu olanları istifaya davet ediyor ve bu kişilerin yargılanmasını ve suçu sabit görülenlerin cezalandırılmasını talep ediyoruz.
Bir kez daha tüm toplumu el ele vermeye ve dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz.
Dayanışma yaşatır!
Hacettepe Üniversitesi Mezunlar Derneği
İstanbul Teknik Üniversiteliler Birliği Derneği
Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi
ODTÜ Mezunlar Derneği