Değerli Mülkiyeliler,
Türkiye borçlu. Halk borçlu, özel sektör borçlu, devlet borçlu! Emekçiler banka kredileri, şirketler uluslararası transferler, kamu ise verdiği garantiler ile sınanmakta. Peki bu borç kimin ve borcu kim ödeyecek?
Saygılarımızla,
Mülkiye İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Yürütme Kurulu
Mülkiyeliler Türkiye’nin Borcunu Konuşuyor: Kimin Borcu? Kim Ödeyecek?
I. OTURUM (10:30 – 12:30)
BORÇ KRİZİNİ ANLAMAK: ARKASINDAKİ DİNAMİKLER
Oturum Başkanı – Nilgün Erdem
Korkut Boratav – Dış Borç Sorununun Kaynakları
İzzettin Önder – Her Arz Kendi Talebini Yaratır: Tarihsel ve Türkiye
Ebru Voyvoda – Küresel Borçlanma, Kırılganlıklar, Eşitsizlikler
Nuray Ergüneş Anısına
II. OTURUM (13:30-15:30)
KAMU, ÖZEL SEKTÖR VE HANEHALKI BORCU
Oturum Başkanı – Ferda Dönmez Atbaşı
Aziz Konukman – Kamu Kesimi Borçlanma Gereğindeki (KKBG) Artış ve YEP’nin Çözüm Arayışı
Derya Gültekin Karakaş – Türkiye’de Özel Sektör Dış Borçlanması: Kuşbakışı Bir Değerlendirme
Serap Sarıtaş – Borcun Sınıfsal Veçheleri: Kim, Ne Kadar ve Neden Borçlu?
III. OTURUM (16:00-18:30)
KİM ÖDEYECEK?
Oturum Başkanı – Onur Can Taştan
Özgür Orhangazi – Krizi Fırsata Çevirmek mi? Finansal Krizlerin Kazananları ve Kaybedenleri
Ali Rıza Güngen – Borç Sorunu ve Siyasi Gündeme Etkisi
Pınar Bedirhanoğlu – Güney Ülkelerinde Finansallaşma, Hanehalkı Borçlanması ve Otoriterleşme
Serdal Bahçe – Türkiye’de Sınıflar ve Borçluluk İlişkisi
MÜLKİYE İKTİSADİ VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
SEMPOZYUM ÇAĞRISI
Mülkiyeliler Türkiye’nin Borcunu Konuşuyor: Kimin Borcu? Kim Ödeyecek?
11 Mayıs 2019
Mülkiye Kültür Merkezi, Ankara
Türkiye borçlu. Halk borçlu, özel sektör borçlu, devlet borçlu! Emekçiler banka kredileri, şirketler uluslararası transferler, kamu ise verdiği garantiler ile sınanmakta. Peki bu borç kimin ve borcu kim ödeyecek? Mülkiyeliler Birliği sizi bu soruların cevaplarını tartışmaya çağırıyor.
Sempozyumun ilk oturumunda borç krizinin arkasındaki dinamikleri anlamak amacıyla üç duayen hocamıza kulak vereceğiz. Korkut Boratav hocamız “Dış Borç Sorununun Kaynakları” başlıklı sunuşunda çevre ekonomilerinin kalkınma paradigmasının yapısal unsurlarından biri olan dış borç sorununu Türkiye ekonomisinin uluslararası sistemdeki yerine referansla ele alacak.
Tartışmaya İzzettin Önder hocamızın “Her Arz Kendi Talebini Yaratır: Tarihsel ve Türkiye” başlıklı konuşmasıyla devam edeceğiz. Bu çerçevede tarihsel olarak para merkezlerindeki hareketlenmeler ve Türkiye’nin içine düştüğü, düşürüldüğü sömürgecilik oyunu irdelenirken, Graeber-vari bir antropolojik yaklaşımdan çevre-merkez ilişkisine sürüklenişe kadar borcun çeşitli kavramlaştırmalarına ışık tutulacak.
Sempozyumun ilk oturumunun son sunuşunu ise Ebru Voyvoda hocamızdan “Küresel Borçlanma, Kırılganlıklar ve Eşitsizlikler” başlığı altında dinleyeceğiz. 2008-9 küresel krizinden bu yana geçen on yılda biriktirilen en önemli problemlerden biri küresel borçlanmadaki ciddi artıştır. Özellikle gelişmekte olan ekonomiler için ortaya konan farklı borç istatistikleri, küresel düzeyde borca dayalı büyüme dinamikleri ve uluslararası finansal entegrasyon gibi birbirleri ile ilişkili sistemik sorunlara vurgu yapmaktadır. Giderek büyüyen “borçluluk sorunu” ulusal ekonomilerde önemli kırılganlıklar ve eşitsizlik dinamiklerine yol açmaktadır. Bu bağlamda 2001 sonrası Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği borçlanma dinamikleri ve “dış borç yükü” sorunu küresel çerçeveden ele alınacaktır.
İkinci oturumda kamu, özel sektör ve hanehalkı borcu konuşulacak. Bu oturum Aziz Konukman hocamızın “Kamu Kesimi Borçlanma Gereğindeki (KKBG) Artış ve YEP’nin Çözüm Arayışı” başlıklı sunuşuyla başlayacak. Kalkınma Planı çerçevesinde hazırlanan Yıllık Programlarda yer alan Kamu Kesimi Genel Dengesi tabloları Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin (KKGB) tutar ve GSYH’ye oran olarak 2015 sonrasında ciddi bir artış sürecine girdiğini gösteriyor. Bu büyük ölçüde kamu kesiminde ağırlıklı bir payı olan Merkezi Yönetim Bütçesinin (MYB) borçlanma gereğindeki artıştan kaynaklanıyor. Çünkü anılan dönemde MYB mali disiplini gevşetici uygulamalar sonucu öngörülenin ötesinde açık vermiştir. Açığın finansmanı ise iç ve dış borçlanmaya gitmekle sağlanmıştır. Sürdürülmekte zorlanan bu yapı nedeniyle mali disiplinin sağlanması, Yeni Ekonomik Program’da (YEP’de) dengelenme sürecinin en temel destekleyicisi olarak öngörülmektedir. Bu çerçevede oturumun bu ilk sunuşunda 2018’in yıllık ve 2019 yılının ilk çeyrek MYB gerçekleşme verilerinin ışığında, YEP’nin mali disiplin sağlama iddiasındaki Kamu Kesimi Genel Dengesi büyüklükleriyle ilgili öngörüleri değerlendirilecek ve bu öngörülerin bir çözüm üretip üretmeyeceği tartışılacak.
Ardından Derya Gültekin Karakaş hocamız “Türkiye’de Özel Sektör Dış Borçlanması: Kuşbakışı Bir Değerlendirme” başlıklı sunuşunu yapacak. Gelişmekte olan ülkelerde sermaye birikim sürecinin finansmanında yurtdışı kaynak kullanımı ayırt edici bir özelliktir. Yurtdışı finansmanın düzeyi, bileşimi ve kullanım biçimi ülke ekonomisinin geleceğini şekillendiren etkiler doğurmaktadır. Türkiye’de son dönemlerde makroekonomik kırılganlık yaratan unsurlar olarak yüksek cari açık düzeyi ile özel sektör dış borçluluğuna işaret edilmektedir. Bu sunuşta, Türkiye’de 2000’li yıllardan günümüze özel sektör dış borçluluğunun kuşbakışı bir değerlendirmesi yapılacak. Bu amaçla, özel sektörün dış borç düzeyindeki gelişim, bu borçların kimler tarafından alındığı ve verildiği ile hangi alanlarda kullanıldığı ele alınacaktır. Ayrıca, özel sektör dış borçlanmasının önünü açan ve/ya sınırlandıran etkenler değerlendirilecektir. Bu bağlamda, Hazine tarafından özel sektör dış borçlarına verilen garantilerin kapsam ve düzeyine ışık tutulacaktır. Özel sektör dış borçlanmasına dair yapılacak inceleme, dış finansman olanaklarının daraldığı günümüz koşullarında, dış borçlanmaya ilişkin yapılacak politika tartışmalarına zemin hazırlayacaktır.
Oturumun devamında Serap Sarıtaş hocamız “Borcun Sınıfsal Veçheleri: Kim, Ne Kadar ve Neden Borçlu?” sorusuna yanıt ararken halkın borçluluğu sorununa eğilecek. Tüketici kredisi, diğer bir deyişle hanehalkı borçluluğundaki artış finansallaşan ekonomilerin birbirinden farklı karakteristiklerle de olsa paylaştığı temel özelliklerden birisidir. Neoliberal ekonomi politikaları ve dönüşen sosyal politika anlayışıyla birlikte toplumun büyük bir kısmı toplumsal yeniden üretimlerini borca dayalı finansal mekanizmalar aracılığıyla gerçekleştirmektedir. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisi 2005 yılından bu yana yirmi milyon kişinin dört yüz milyar lira tüketici kredisi kullandığı ve bu kredilerin büyük bir kısmının ihtiyaç kredisi olarak talep edildiği bir noktaya gelmiştir. Bu sunuşun amacı memleketimizdeki borçluluk fenomenini verilerle ortaya koymak, borç alanların sosyoekonomik özelliklerini incelemek ve borç çevrimine dayalı günlük hayatın sınıfsal arka planını genel olarak neoliberalizm, özel olarak ise finansallaşma çerçevesinde eleştirel bir tartışmaya açmaktır. Böylece, ortaya koyulan makroekonomik çerçevenin güncel sonuçları emekçi kesimler açısından irdelenmiş olacak ve kriz karşısında toplum lehine borç/ekonomi politikası tartışmalarına zemin hazırlanacaktır.
Üçüncü ve son oturumda “Borcu kim ödeyecek?” diye soruyor, sorumuza Özgür Orhangazi hocamızın “Krizi Fırsata Çevirmek mi? Finansal Krizlerin Kazananları ve Kaybedenleri” başlıklı sunuşuyla cevap aramaya başlıyoruz. 1990’larda ve 2000’lerin başında Türkiye’nin de aralarında olduğu bir grup ‘yükselen piyasa’ ekonomisi çeşitli finansal krizler yaşadılar. 2008’de ABD, peşi sıra 2009’da da Avrupa ekonomileri finansal krize girdiler. Her seferinde krizlerin sebepleri ayrıntılı bir biçimde tartışıldıysa da krizlerin sonuçları üzerine tartışmalar sınırlı kaldı. Bu sunuşta tüm bu krizlerin sınıfsal sonuçları tartışılacak ve özellikle iki soruya yanıt aranacaktır: Birincisi, krizlerin maliyetini kimler, hangi mekanizmalar aracılığıyla ödüyor? İkincisi, krizler her seferinde nasıl sermaye için birer fırsata dönüştürülüyor? Bunları tartışmak, hem Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği krizin ortaya çıkardığı ve çıkarabileceği mekanizmaları anlamamıza, hem de sermaye dışı kesimlerin ne gibi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olduklarını ve bunlara karşı ne gibi önlemler alınabileceğini, nasıl mücadele edilebileceğini düşünmeye katkıda bulunacaktır.
Oturuma Ali Rıza Güngen hocamızın borç sorunu ve sorunun siyasi gündeme etkisini ele alan sunuşuyla devam edeceğiz. Türkiye’de hanelerin borçlarının hızlı artışı 2013 sonrasında durdu, ancak faiz oranlarının yüksekliği ve ücret baskılama politikaları hanelerin borç çevrimi sorununu gündeme getirdi. Bu nedenle krize sürüklenirken (2018 seçimlerinde) borç yapılandırma tartışması gündeme geldi ve muhalefet partileri bildirgelerinde çeşitli vaatler yer aldı. Kriz sırasında da ekonomi yönetiminin temel yanıtlarından birisi hanelerin borçlarının yapılandırılması için devlet bankaları aracılığıyla olanak sunmak oldu. Bu arka planda bazı hanelerin borçlarının silinmesi doğrultusunda bir siyasal kampanya imkânı bulunuyor. Bu çerçevede bu sunuşta hanelerin borçlarının çok uygun koşullarda yapılandırılması ya da borcun bir kısmının silinmesi önerisini geniş çaplı vergi düzenlemeleri ve alternatif bir ekonomi tartışmasıyla birlikte gündemde tutmanın gerekliliği ve bunun yollar tartışılacak.
Daha sonra Pınar Bedirhanoğlu hocamız “Güney Ülkelerinde Finansallaşma, Hanehalkı Borçlanması ve Otoriterleşme” başlıklı sunumunu gerçekleştirecek. Finans ilişkilerine küresel ölçekte damgasını vuran eşitsiz gelişme dinamikleri, Güney ülkelerinin Kuzey’deki siyasi ve iktisadi gelişmelerden doğrudan etkilenmesine neden olmaktadır. Nitekim, Güney ülkelerinde 2000’lerde yaşanan finansallaşma süreci ABD eliyle 2001’den bu yana uygulanan ve 2008 Krizi sonrası daha da güçlenen genişlemeci para politikalarından doğrudan etkilenmişken, finansallaşmanın Güney’de yarattığı kırılganlıkların krize dönüşmeye başlaması da yine ABD Merkez Bankası’nın genişlemeci para politikalarından vazgeçeceğini açıkladığı Mayıs 2013 sonrasına denk gelmiştir. Aradan geçen 12 yıllık küresel para ve kredi bolluğunu dönemi, Güney ülkelerinin küresel kapitalizme finansallaşma üzerinden eklemlenmesini daha da derinleştirirken, bu ülkelerdeki siyasi ve toplumsal ilişkilerin yeniden şekillenmesinin de önünü açmıştır. Sonuç olarak, Güney’de bugün gözlemlenen otoriterleşme eğilimleri, bu bol para döneminin farklı Güney ülkelerinde ne tür siyasi projelerin önünü açtığıyla yakından ilgilidir. Bu sunuş bu tarihsel süreci “kredinin gelecek üzerine kumar olduğunu” ileri süren Açık Marksist yaklaşımın temel savlarını yeniden düşünerek çözümleyecektir; bu çerçevede Türkiye deneyimine odaklanılarak geliştirilecek çıkarımlar, farklı Güney ülkelerinin finansallaşma pratikleri ve otoriterleşme eğilimleri bağlamında sorgulanmaya çalışılacaktır.
Sempozyum Serdal Bahçe hocamızın Türkiye’de sınıflar ve borçluluk ilişkisi konulu sunumuyla son bulacak. Sunuşta Türkiye toplumunun sınıfsal kompozisyonu ışığında borçluluk olgusuna ilişkin tespitler yapılacak.
Türkiye ekonomisinin içinden geçmekte olduğu kriz için kritik önemde olan borç sorununa farklı perspektiflerden çözüm önerileri getirilmesi alabildiğine geniş kapsamlı tartışmalar yürütülmesine bağlıdır. Mülkiye İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, sizi Türkiye’nin borcunun tartışılacağı “Mülkiyeliler Türkiye’nin Borcunu Konuşuyor: Kimin Borcu, Kim Ödeyecek” sempozyumuna katılmaya davet ediyor. Saygılarımızla,
Mülkiye İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Yürütme Kurulu