SAĞLIĞIMIZ İÇİN HEKİMLERİN TALEPLERİNİ DESTEKLİYORUZ

Türkiye’de sağlık sistemi uzun süredir bir krizin içerisinde. Toplum sağlığını önceleyen, sağlık
çalışanlarının haklarını savunan, kamu kaynaklı, kendi kendine yetebilecek, halk sağlığının
korunması ve geliştirilmesini amaç edinmiş sağlık sistemi piyasanın beklentileri
doğrultusunda dönüştürülmek isteniyor. Planlanan bu dönüşümde hasta; sigorta şirketleri
için müşteri, şehir hastaneleri için yatak, bakanlık için sayı, ülkenin sağlık sistemine ayırdığı
bütçe için bir yük olarak görülmektedir. Sağlık çalışanları ise pandeminin getirdiği ağır yükle
birlikte daha hızlı tükenmiş, “giderlerse gitsinler” denilerek kovulmuş, kovulmayanlar çalışma
alanlarında şiddete maruz kalmış veya hakları için meclise getirilen yasa tasarısının geri
çekilmesiyle umutlarını kaybetmiş, kameralar önünde azarlanan Sağlık Bakanı ile birlikte
özlük haklarına dair susturulmak istenmiştir. Boğucu bu gündemden beş dakika kafasını
kaldırmak isteyen sağlık çalışanlarına ise o süre içerisinde hasta bakmaları önerilmiştir.

Türkiye’de sağlık sistemi uzun süredir bir krizin içerisinde. Birinci basamak sağlık hizmeti
sunucusu sağlık merkezleri ekonomik krizin insafına ve TÜİK’in enflasyon rakamlarına terk
edilmiştir. Aşı yapılma hızı hesaplanırken övünülen aile sağlık ocakları ekonomik olarak
kendine yeterliliğini kaybedecek düzeye gelmiş, pandeminin başlarında ücretsiz maske
dağıtılması için emrivaki yapılan eczaneler bitme noktasına doğru sürüklenmeye başlamıştır.
Yerellerde sağlığın korunmasını ve hastanelerin yükünü hafifletmesi beklenilen birinci
basamak sağlık kuruluşları kendi kaderine terk edilmiş ve yurttaşların sağlık hizmetlerini
şehrin içerisinde sadece özel hastanelerden ve özel sağlık merkezlerinden alabilecekleri
güne kadar sessiz bir beklenti içerisine girilmiştir.

Türkiye’de sağlık sistemi uzun süredir bir krizin içerisinde. Ekonomik krizle birlikte sağlığa
erişim günden güne zorlaşmaktadır. Hastalar son ana kadar hastaneye gidemiyor, acilleri
polikliniğe çeviriyor, yazılan ilacı alamayacak duruma geliyorlar. İlacı alabilecek durumda
olanlar ise ilaç yokluğu ile baş etmek durumunda kalıyorlar. “Alternatif” çözümleri ve sülükleri
ile birlikte köşe başlarını tutanlar, sabah programlarında ve dijital mecralarda mucize sırları
anlatanlar ve bütün bunlara bakarak kendisini tedavi etmeye çalışırken sağlığını kaybeden
yurttaşların ülkesine doğru hızlı bir şekilde yol almaktayız.

Bir kez daha tekrarlıyoruz: Türkiye’de sağlık sistemi bütün paydaşları ile birlikte bir krizin
içerisinde. Bu kriz yurttaşların sağlığa erişimini kısıtlıyor, sağlık emekçilerini tüketiyor ve
sağlık hakkını sadece parası olanların ulaşabilecekleri bir maddeye indirgiyor. Krizden tek
başına çıkışın mümkün olmadığını biliyoruz. Sağlık hakkımıza hep beraber sahip çıkmamız
gerektiğini biliyoruz. Türk Tabipleri Birliği’nin “Emek Bizim Söz Bizim, Sağlık Hepimizin – 29
Mayıs’ta Ankara’dayız!” diyerek yaptığı miting çağrısını ve taleplerini destekliyoruz.

Türk Tabipleri Birliği’nin Talep Listesinin Tam Metni:

Türk Tabipleri Birliği olarak, memleketimizin sağlık sisteminin toplum yararına değiştirilmesi,
hekimlerin yaşama, çalışma ve ekonomik koşullarının düzeltilmesi için, yurttaşlarımızı ve
kurumlarımızı aşağıda yer alan 10 acil talebimize destek vermeye davet ediyoruz.
1. Sağlık sisteminin temelini koruyucu sağlık hizmetleri oluşturmalıdır!
Birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, hastalık değil, hastalanmama üzerine
kurulu politikalara öncelik verilmelidir. Sağlık sisteminin temelini birinci basamak sağlık
hizmetleri oluşturmalı, basamaklı bir sağlık sistemi modeline geçilmelidir.
2. Beş dakikada sağlık olmaz!
Hekimlerin hastalarına yeterli süre ayırmalarını sağlayacak uygun çalışma koşulları
sağlanmalı; nüfus başına hekim ve sağlık çalışanı sayısı nitelikli sağlık hizmeti için gerekli ve
yeterli düzeye getirilmelidir.
3. Şehir-şirket hastaneleri politikasından vazgeçilmelidir!
Geleceğimizi ipotek altına alan şirketleşmiş hastanelerden vazgeçilmelidir. İkinci ve üçüncü
basamak sağlık hizmetleri bilime ve toplum sağlığına uygun yapılandırılmış kamu ve
üniversite hastanelerinde sunulmalıdır.
4. Sağlığa ayrılan bütçe artırılmalıdır!
Sağlık herkes için parasız olmalı, hekimler emeğinin karşılığını almalıdır. Katkı payları adı
altında kalem kalem ücretlendirmeye derhal son verilmelidir. Hekimlerin gelirleri, emeğinin
karşılığı, insanca yaşanabilir, emekliliğe yansıyacak tek ödeme olarak sağlanmalı, 7200 ek
gösterge uygulanmalıdır.
5. Etkili bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalıdır!
Çalışma alanları şiddetten arındırılmalı, uygulamada da güvenli hale getirilmelidir.
6. COVID-19 meslek hastalığı sayılmalıdır!
Meslek hastalığı yasası ön koşulsuz çıkarılmalı, tüm sağlık çalışanlarına, pandemi süresince
çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalıdır.
7. Sağlık sisteminin eksikliklerinin sorumluluğu sağlık çalışanlarına yıkılamaz!
Sağlık hizmetlerinden kaynaklanan zararlarda hastaların kayıpları kamu tarafından
üstlenilmeli; ödenecek tazminatlar, hekim ve sağlık çalışanlarına yansıtılmadan ve vakit
kaybedilmeksizin karşılanmalıdır.
8. Hekimler üzerindeki baskılara son verilmelidir!
Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği, mobbing, KHK, arşiv taraması ve güvenlik soruşturması
gibi baskıcı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
9. Tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminde nitelik öncelikli olmalıdır!
Tıp eğitimi ve tıpta uzmanlık eğitimi alanın uzmanları ve meslek örgütünün önerileri ile
nitelikli, uluslararası standartlara uygun hale getirilmeli. Çok sayıda tıp fakültesi açılması ve
kontenjanların sürekli artırılmasından vazgeçilerek nicelik değil nitelik esas alınmalıdır
10. Hekimlerin örgütlenmesi ve haklarını savunmasının önündeki engeller kalkmalı!
Başta hekimlerin meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği olmak üzere, hekim örgütlerini hedef
göstermekten vazgeçilmelidir.

Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu