TARİKAT VE CEMAATLERE BAKINCA SİVİL TOPLUM GÖREMİYORUZ!

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in tarikat ve cemaatleri sivil toplum kuruluşu olarak gördükleri yönündeki açıklamasını hayretle takip etmiş bulunuyoruz. Sivil toplum kuruluşu, mensuplarının aidiyet duygularını beslemek yanında, toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birliğe işaret eder. Tarikatlar ve cemaatler ise daha en başından bir şeyhe/kişiye bağlı olmayı gerektiren yapılardır. Mülkiye sıralarından geçmiş biri olarak Milli Eğitim Bakanının bağımsız olmak ve birine bağlı olmak arasındaki temel ayrımı bilmediği düşünülemez. İşte bu nedenledir ki, bu açıklamada gözden kaçırılmaması gereken şey, bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı’nın çocukların ve gençlerin istismarını gayri meşru görmeyişidir. Tarikat ve cemaatlerin bir menfaat grubuna ve kendisi dışında kimseye yaşama alanı bırakmak istemeyen bir suç örgütüne nasıl dönüşebildiği son yirmi yılda acı bir biçimde görüldüğü ve bireyin bağımsızlığı önünde de nasıl bir engel teşkil edebildiği açık olduğu halde bu yapıları baskı grubu yerine sivil toplum kuruluşu olarak görmeye ve meşrulaştırmaya çalışmak ayrıca esef vericidir. İstifa, ne yazık ki ülkemizde uygulanan bir yöntem olmadığı için tüm ilgilileri bu hususları dikkate almaya ve en azından aklı selimle davranmaya davet ediyoruz.