YETİŞTİK ÇÜNKÜ BİZ SEÇİM BİLDİRGESİ

Değerli Mülkiyeliler,

Bir arada durmak, el ele vermek, birbirimize destek olmak, birlikte nefes alacağımız mekanlar yaratmak, eleştirel düşünceye yer açmak için, 46. Olağan Genel Kurulumuzda Mülkiyeliler Birliği yönetimine aday olduk ve sizlerin iradesiyle bu sorumluluğu üstlendik. Mülkiyelilerin gücünü, kapasitesini her alanda geliştirmek, değerlerimizi bu güçle savunmak için çıktığımız yolda hepimizin yıllarını geçirdiği Cebeci’den Ankara’nın tüm sokaklarına ve ülkemizin dört bir yanına uzanan birlikteliğimizin ve bizleri bir araya getiren değerlerin önemini geçtiğimiz üç yılda deneyimlemiş olduk. Bu dönemde Mülkiyeliler Birliğini ülkeye dair fikir üreten ve söz söyleyen bir kurum haline dönüştürmeye gayret ettik. Hem Mülkiyeliler arasındaki dayanışma ilişkilerini güçlendirme hem de ülkeye dair geliştirilen fikirleri uygulanır hale getirmeye niyet ettiğimiz bir dönem için Yetiştik Çünkü Biz anlayışıyla yönetime yine adayız.

47. Olağan Genel Kurulumuzda desteğinizi beklerken, içinden geçtiğimiz bu çetin günlerde birlikteliğimizin ve dayanışmamızın ne denli değerli olduğuna tanıklık ediyoruz. İki yıl süren ve Anayasanın temel ilkelerini askıya alarak hukuk devletinin özünü oluşturan öngörülebilirlik ilkesini ortadan kaldıran olağanüstü hal rejimi hukuken sona ermiş olsa dahi, ülkemizin uzun zamandır içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal kriz daha da derinleşmiş durumdadır. Yasama organının işlevsizleştirilmesi ile tesis edilen ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine dayanan yönetim anlayışı, ifade özgürlüğünden haber alma özgürlüğüne, siyasal temsilden adil yargılanmaya değin demokratik değer ve ilkelerin yok sayılmasına neden olmuş, toplum, bütünüyle baskı altına alınmıştır. Yargı ve yasamanın sahip olduğu güvenceler ortadan kaldırılmış, anayasa yargısı işlevsizleştirilmiş ve iktidarın önündeki bütün fren ve denge mekanizmaları fiilen devre dışı bırakılmıştır.

Yasama ve yargının sahip olduğu güvencelerin ortadan kaldırılmasına paralel olarak ülkemizde daha önce de tanık olunan parti kapatma davaları ve milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması gibi siyasal temsil krizini derinleştiren girişimler, demokratik değerlerin ayaklar altına alınmasının en güncel ifadeleridir. Siyasal ve toplumsal kriz derinleştikçe ve iktisadi kriz çözümsüz bir hal aldıkça, siyasi ve ekonomik ranta feda edilen kamu yararı ve liyakat ilkeleri bütünüyle terk edilmiştir. Partizanlık, siyasal iktidarın içinde bulunduğu koşullarda varlığını sürdürebilmek için tutunduğu geçer akçe haline gelmiştir.

Cumhuriyetin temel nitelikleri ve değerleri hızla yok edilmektedir. Kamusal hayatın her boyutu dinselleştirilirken eğitim politikası bu amaca hizmet eder hale getirilmiştir. Buna karşı bilimsel ve laik eğitim ihtiyacımız gün geçtikçe artmakta ve her çocuk için eşit eğitim hakkına yönelik toplumsal talepler daha da önem kazanmaktadır. Kamu makamlarının, sorumluluğunu yerine getirmemesi; aksine şiddet ve istismara karşı tüm idari ve hukuki mekanizmaları işlevsizleştirmesi; toplumsal mücadeleyi bastırmaya çabalaması; son zamanlarda yoksul çocukların tarikat yurtlarında cehalete ve ölüme terkedilmesi, cinsel istismara uğraması, LGBTİ+ꞌlar ve kadınlara yönelik homofobik ve ayrımcı şiddet karşısında işlevsiz kalması gibi örneklerle derinleşen bir soruna dönüşmüştür.

20 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve konuya ilişkin tüm hukuki teamül ve anayasal düzenlemeleri ihlal eden bir gece yarısı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nin geçersiz kılınmaya çalışılması, ülkemizde uzun süredir toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine karşı yürütülen kampanyanın bir utanç vesikası olarak tarihteki yerini almıştır. Kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+ꞌlara yönelik şiddeti önleyici mekanizmalarının oluşmasını sağlayan, devlete cinsiyet eşitliğini sağlama, şiddeti önleme yönünde sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi’nin geçersiz kılınması, Türkiye’nin insan haklarından uzaklaştığının da ciddi göstergesi olmuştur. Şiddet o denli yaygındır ki, sınırsız bir sömürü düzeni içerisinde çocuklar, kadınlar, LGBTİ+ꞌlar, işçiler ve toplumun geniş bir kesimi şiddetin farklı biçimlerine maruz kalmaktadır. Sosyal devlet niteliği ortadan kaldırıldıkça, kurulan sınırsız sömürü düzeni içerisinde işçiler ekonomik ve siyasal ranta kurban edilmekte, her yıl yüzlerce işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmektedir. Neoliberal politikaların sonucu olarak yeni mezunlarımızın etkilerini derinden hissettiği işsizlik, güvencesizlik ve yoksullaşma gün geçtikçe daha da yoğunlaşmaktadır.

Türkiye Cumhuriyet tarihinin en derin siyasal ve toplumsal krizlerinden birinin yaşandığı dönemde COVID-19 salgını ile karşılaştık. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilen COVID-19 salgını, sadece insanları hasta etmedi, hasta olan bir sistemi de bütün eşitsizlikleriyle gözler önüne serdi. Demokratik ilkeler ve Cumhuriyet değerlerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir siyasal atmosferde, salgının yarattığı koşullar, siyasal iktidar tarafından hak mücadelelerinin önüne geçilmesinin elverişli bir aracına dönüştürüldü. Dahası, salgının derinleştirdiği iktisadi krizin bütün yükü, yoksullaştırılan ve güvencesizliğe mahkum edilen emekçilerin omuzlarına yüklenmiş durumdadır. Sağlık çalışanları eşine az rastlanacak bir özveriyle, canlarını hiçe sayarak salgınla mücadele ederken; siyasal iktidarın şeffaf olmayan salgın yönetimi, hem halk sağlığını tehlikeye atmakta hem de uzun çalışma saatleri ve kötü çalışma koşulları altında bizi hayatta tutmaya çalışan sağlık çalışanlarını tüketmektedir.

Olağanüstü hal ilanının ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle, 15 Temmuz darbe girişiminin failleriyle hiçbir ilişkisi olmayan, hatta yaşamını onlarla mücadeleye adamış birçok kamu görevlisi, haklarında yargı kararı aranmaksızın mesleklerinden atılmıştır. Hukuka açıkça aykırı olan bu ihraç kararlarına karşı yargı yolu kapatılmıştır. Söz konusu Kanun Hükmünde Kararnameler, 12 Eylül darbesi sonrasında olduğu gibi, Derneğimizin varlık nedeni olan Fakültemizin tasfiyesinde araç olarak kullanılmıştır. Fakültemizde çalışmakta olan, onun değerleri ile yetişmiş ve öğrencileri bu değerler ile yetiştiren onlarca öğretim elemanı üç ayrı KHK ile mesleklerinden ihraç edilmiştir. Bu tasfiye Fakültemizle sınırlı kalmamış, başka üniversitelerde ve kamuda çalışan çok sayıda Mülkiyeli de hukuksuz biçimde ihraç edilmiştir.

Kamu çalışanlarına yönelik baskı ve sindirme politikaları, olağanüstü halin hukuken sona ermesinin ardından çeşitlenerek artmıştır. Bu politikaların hedefinde olan temel ilkelerden biri de akademik özerkliktir. Tesis edilen Kararname yönetimi vasıtasıyla Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin iradesi yok sayılarak yapılan rektör ataması ve bu atamaya karşı yürütülen mücadelenin şiddetle bastırılması, akademik özerkliğin ne denli aşındırıldığının güncel bir örneği olarak önümüzde durmaktadır.

Mülkiyenin taşımış olduğu eleştirel düşünce, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, kamuculuk, toplumsal barış, demokratik idare ve liyakat gibi değerlerin topyekûn bir imhası olarak görülebilecek bu anlayış ve uygulamalardan Fakültemiz de çok ağır biçimde etkilenmiştir. Fakültemize yönelen tasfiye süreci, ihraçlardan önce başlamış olup ihraçlardan sonra da devam etmiştir. İhraçlar öncesinde derslere müdahale edilmeye başlanmış, bu müdahaleler, derslerin YÖK müfettişleri tarafından denetlenmesi boyutlarına kadar varmıştır.

İhraçlar sonrasında yapılan yasal değişiklikler ve Ankara Üniversitesinin aldığı kararlarla fakültemizde bulunan araştırma görevlileri de tasfiye edilmeye çalışılmaktadır. Böylelikle fakültemizin geleneklerinin sürekliliğini sağlayan asistanlık kurumunun son kırıntıları da yok edilmek istenmektedir. Ankara Üniversitesinin kadro tercihleri ve idari kararları ile birlikte düşünüldüğünde fakültemizde hükümet tercihleriyle uyumlu köklü bir yeniden yapılanmanın işletildiği gözler önüne serilmektedir. Fakültemizin tüm bölümlerinde İngilizce hazırlık sınıfı kaldırılırken tamamen İngilizce eğitim veren iki bölüm açılmış ve hazırlık sınıfının kaldırıldığı bölümlerde İngilizce derslerinin yanı sıra birçok önemli alan dersi de müfredattan çıkarılarak programların adeta içi boşaltılmıştır. Mülkiye geleneğinin sürdürülmesi konusunda etkin bir çalışma sürdürebilmenin anahtarı bu tasfiye girişimini ifşa ederek buna karşı mücadele yürütecek bir anlayıştır.

Mülkiyeye özgü eleştiri kültürünün en özgün, en canlı geleneklerinden olan İnek Bayramı bildiğiniz üzere önce yasaklanmış, ardından İnek Bayramı’nın “imamına” dine hakaret gerekçesiyle ceza davası açılmıştır. Fakültemize özgü öğrenci toplulukları geleneğinin ortadan kaldırılması amacıyla topluluk faaliyetlerinin Fakülte bünyesinde yürütülmesi yasaklanmıştır. Böylece, öğrencilerimiz akademik özgürlüklerinden mahrum bırakılmış, üniversiter sistemin, kendilerinin kültürel, sanatsal ve toplumsal gelişimlerine yönelik katkılarından büyük ölçüde koparılmıştır. Aralarında Ankara Üniversitesinden daha köklü bir tarihi olan SBF Tiyatro Topluluğunun da bulunduğu, Sinema Topluluğu’ndan Bisiklet Topluluğu’na kadar pek çok öğrenci topluluğunun faaliyetleri durdurulmuş; yoğun kamuoyu desteğini arkasına alan protestoların sonucunda toplulukların faaliyet hakkı tanınmıştır.

Daha önce de vurguladığımız gibi, zor zamanlar, ortak değerleri savunan insanlar için bir arada durma, birbirinden güç alma zamanlarıdır. Derneğimiz bunun en güzel örneklerini, 12 Eylül sonrasından bugüne benzer biçimde haklarından mahrum edilmiş Güngör Aydın ve Cevat Geray’ı başkan seçerek göstermiş, o zor yılların aşılmasında Mülkiye; sözü olan, ciddiye alınan bir hukuk ve bilim merkezi olarak önemli çıktılar ortaya koymuştur. Bu ve benzeri örneklerle Mülkiyeliler Birliği, tüzüğünün gereği olan tarihsel ve toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeye devam etmiştir.

Bizleri Mülkiye ve değerleri etrafında bir araya getiren Derneğimiz, bugün de, üyelerinin uğradığı haksızlıkların, Fakültemizin yaşadığı ve gelecekte de etkisini artırarak süreceği görülen tasfiyenin karşısında kararlı ve etkin bir biçimde durmaya devam etmelidir. Üç yıldır tesis etmeye çalıştığımız anlayışa uygun olarak, hiçbir üyesinin kendini yalnız hissetmeyeceği bir dayanışma mecrası olmalıdır. Liyakate değil, biata dayanan kamu personel rejimine karşı yeni mezunlarımızın hukukunu korumayı sürdürmelidir.

Zor zamanlarda birlikte yürümenin gereği olarak gördüğümüz bu ilke ve görevler çerçevesinde bir kez daha programımızı Yetiştik Çünkü Biz grubu olarak değerlendirmenize sunuyoruz.

 

1 – Birliğimiz

– Birliğimizin kapasitesinin artırılması için en önemli potansiyelimiz, üyelerimiz ve henüz üye olmamış mezunlarımızdır. Biz, ilk adımlarını tamamladığımız güncel ve kapsamlı veri tabanı ile tüm üyelerimizi ve mezunlarımızı ulaşılabilir kılacağız. Bu sayede üyelerimiz ve Birliğimiz arasındaki karşılıklı etkileşimi güçlendirmeye devam edeceğiz.

– Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi mekanlarını bakımsız, kullanışsız ve eril mekanlar olmaktan çıkarma çalışmalarımızda kat edecek yolumuzun olduğunun farkındayız. Mekanlarımızı, Mülkiyelilerin dostları, aileleri ve çocuklarıyla sosyalleşebilecekleri mekanlara dönüştürme çabalarımızı hızlandırarak sürdüreceğiz. Önceki yönetim tarafından üyelerine danışılmadan “ben yaptım oldu” idare tarzı ile yıkılan ve rekonstrüksiyon projesi çerçevesinde inşaat halindeyken devraldığımız Kültür Merkezi binamızı, öz kaynaklarımızı kullanmaktan imtina etmeden el birliğiyle tamamladık. Tefrişatından kütüphanesindeki kitapları yerleştirmeye kadar üyelerimiz ve öğrencilerimizle el ele, omuz omuza yaşayan bir alana dönüşmesini sağladık. Nitelikli etkinliklerimizle tüm üyelerimizin ve Ankara’nın çekim noktalarından biri haline gelen Kültür Merkezimizin, toplumsal cinsiyete duyarlı ve herkes için erişilebilir faaliyetlerine etkin bir şekilde devam etmesini sağlayacağız.

– Birliğimizin üyeleri ve üyelerinin çocukları için farklı kurum ve kuruluşlarla hâlihazırda yapılmış olan protokolleri sürdürme ve geliştirmenin ötesine geçerek kreş, yaşlı bakım merkezi, yabancı dil, çeşitli sosyal ve kültürel faaliyet yürüten kurs hizmetleri gibi alanlarda üyelerimizin somut biçimde faydalanabilecekleri protokoller ve anlaşmalar yapmaya devam edeceğiz.

– Bizler, kolektif üretimi ve yönetimi ilke edinmiş Mülkiyeliler olarak, birliğimiz bünyesinde çalışan emekçilerin haklarını koruyup geliştirecek, çalışma ilişkilerinde yaşanan sorunlara emekçilerimizle birlikte çözüm üretmeye devam edeceğiz. Mobbing, cinsel taciz ve cinsel saldırı konularında başvuracakları mekanizmaları yaratmak için çalışacağız. Mülkiyeliler Birliği personeli arasında meydana gelecek olası bir vaka halinde tarafsız ve şeffaf çalışmalar yürütecek bir komisyon oluşturacağız.

– Birliğimizin şubeler tarafından kullanılmakta olan binaları başta olmak üzere mal varlıklarının korunması, uyuşmazlıkların etkili girişimler ile çözülmesi, birliğimiz bakımından büyük önemi olan Nakkaştepe projesinin en iyi biçimde uygulanması konusundaki azami çabamızı sürdüreceğiz.

– Birliğimizin kurumsal kimliğine katkı sağlamak için başladığımız çalışmaları sürdüreceğiz. Sanatta, bilimde, bürokraside, siyasette, sporda ve diğer alanlarda iz bırakmış akademisyen, üye ve mezunlarımızın anılarını, yaşanmışlıklarını içeren “Mülkiye Sözlü Tarih Çalışması” projesini Tarih Vakfının desteğiyle devam ettirecek ve Mülkiyeliler Birliği dijital arşivinin olgunlaştırılması çalışmalarını sürdüreceğiz.

– Mülkiyeliler Birliğinin Ankara kent kültürü için taşıdığı önemi dikkate alarak, kent kültürüne katkı yapan diğer kurum ve kuruluşlar ile işbirliği halinde başkentin sosyal ve kültürel zenginliğine katkıda bulunmak için sorumluluk almaya devam edeceğiz.

 

2 – Siyasal Bilgiler Fakültesi / Mülkiye

– Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen, emekliliğe zorlanan, emekli olduktan sonra ders vermesi engellenen, görevini layıkıyla yerine getirirken çeşitli baskılara maruz kalan ve Mülkiyeli olup da farklı üniversitelerde benzeri sorunlarla karşı karşıya olan akademisyenlerimiz ile el ele vererek Fakültemizin uzun yıllar içerisinde var ettiği akademik birikimi büyütmeye devam edeceğiz.

– Yükseköğretim sisteminde derinleşen neoliberal dönüşümün fakültemiz için yarattığı tehditlere karşı, başta güvencesizleştirilen araştırma görevlilerimiz olmak üzere öğretim elemanlarımızın ve fakültemizin akademik birikiminin korunması için aktif bir çalışma içinde olmayı sürdüreceğiz. Söz konusu dönüşümün yarattığı tehlikelere karşı kamuoyu oluşturmak için ilgili sendika, inisiyatif ve demokratik kitle örgütleriyle diyaloğumuzu artıracak ve Mülkiyenin geniş birikim ve deneyimini fakültemizin yeniden canlanması ve ona yönelen tehditlerin bertaraf edilmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz.

– Fakültemiz, gerek akademik birikimi gerekse yetiştirdiği mezunlarıyla Birliğimizin can damarıdır. Bu nedenle öğrencilerin Fakülteye ilk adımını atmasının ardından Birliğimizin genç kuşaklarla güçlü ilişkiler kurması yaşamsal öneme sahiptir. Bunun yapılabilmesinin yolu ise SBF öğrencilerinin ve yeni mezunların gündelik hayatlarına temas edebilmekten, onları ve sorunlarını tanımaktan geçmektedir. Öğrencileri sadece “burs istatistikleri” olarak görmeyen bir yönetim anlayışıyla, onlarla birlikte planladığımız sosyal etkinlikleri artıracak, seminer, atölye çalışmaları ve makale yarışmalarıyla akademik üretimlerini teşvik edecek ve farklı kuşaklardan Mülkiyelileri bir araya getirmeye devam edeceğiz.

– Öğrenci toplulukları ile Birliğimizin ilişkilerini güçlendirdiğimiz üç yılın ardından, Birliğimiz bünyesinde yapılan etkinliklerde öğrenci topluluklarının daha fazla yer almasını sağlayacağız. Öğrencilerin kendilerini yalnız hissetmeyeceği, karşılaştıkları sorunların çözümünde hukuki ve manevi destek bulabilecekleri bir Mülkiyeliler Birliği fikrini koruyacağız.

– Fakültemizin öğrencilerine ve yeni mezunlarımıza yönelik, araştırma merkezlerimiz bünyesinde oluşturacağımız araştırma fonları ile Birliğimizin sözünü kolektif üretimle taçlandırıp, genç arkadaşlarımızın kendi potansiyellerini ve yaratıcılıklarını geliştirmeleri için olanaklarımızı çeşitlendirerek artıracağız.

– Mezunlarımızın yurt dışında eğitim ya da staj vb. olanaklarını geliştirmek, kendilerini yalnız hissetmeyecekleri ilişkileri kurabilmelerine destek olmak için yurt dışında yaşayan Mülkiyeliler ile yeni mezunlarımızı buluşturacak kurumsal sosyal medya platformları oluşturacağız.

– Yalnızca lisans öğrencilerimizin değil, lisansüstü öğrencilerimizin de araştırma ve akademik faaliyetlerini yürütürken ihraç edilen akademisyenlerimiz başta olmak üzere camiamızın akademik kadrolarıyla bir araya gelmesini sağlayan akademik danışma birimlerimizi çeşitlendireceğiz.

 

3 – Yeni Mezunlar

– Son yıllarda Fakültemizin yeni mezunları, Birliğimize üye olma konusunda çekingen davranmaktadır. Mezunlarımızın Birliğimiz ile aidiyet ilişkilerinin bu denli kırılgan bir duruma gelmesi ya da zaman içinde getirilmesi, Birliğimizin geleceği için ciddiyetle ele alınması gereken bir sorundur. Bu nedenle gerek Birliğin yönetim kademelerinde gerek etkinliklerde gerekse Fakülte bünyesinde Mülkiyeliler Birliğinin gençlerle güçlü bir ilişki geliştirmesi, sahip olduğu birikim ve deneyimi onlara aktarması yaşamsal önem taşımaktadır. Gençleri genel kurul dönemlerinde hatırlayan değil, geleceğinin teminatı olarak gören; mekanlarının kullanımından, etkinlik içeriklerinin belirlenmesine kadar fiziksel ve zihinsel gençleşmeyle dinamik bir ruhu örgütlemeyi ilke edinen anlayışımızı sürdüreceğiz.

– Genç işsizliğinin geometrik olarak arttığı, liyakat ilkesinin hiçe sayıldığı ve nepotizmin işe alımlarda belirleyici hale geldiği bir süreçte, yeni mezunlar işsizlik ve güvencesizlik sorunlarıyla baş başa kalmış, geleceklerinin siyasi hesapların sonucuna terk edilmiş olduğu gözetilerek, geçtiğimiz dönemde mezunlarımız için “kamu, özel sektör, sivil toplum ve uluslararası kuruluşlarda iş olanaklarının araştırılması ve artırılması”, Mülkiyeliler Birliğinin amaçlarından biri olarak tanımlanmıştır. Mülkiye İstihdam Merkezinin çalışma kapsamını genişletmesi ve kamu, özel sektör, sivil toplum ve uluslararası kuruluşlarda çalışan Mülkiyeliler Birliği üyeleri ile yeni mezunlar arasındaki etkileşimi, deneyim aktarımını ve dayanışmayı daha da güçlendirmesi amacıyla, geçtiğimiz dönemde mezunlarımızın iş piyasasında avantaj sağlayacağı yetkinlikler elde edebilmesi için kurslar ve atölyeler düzenlenmiştir. Önümüzdeki dönem içerisinde ise bu girişimlerin Mülkiye İstihdam Merkezi altında sistematik ve sürdürülebilir bir seviyeye taşınmasını hedefliyoruz. Bu anlayış çerçevesinde, önümüzdeki dönem için başlıca hedeflerimiz şunlardır:

° Yeni mezunlarımız için yurtiçi ve yurtdışı staj, eğitim ve burs olanaklarını araştırmak, yurtiçinde ve yurtdışında, iş gücü piyasasındaki ve akademideki Mülkiyeliler ile mezunlarımızı buluşturmak,

° Yeni mezunlarımızın işgücü piyasasında avantajlı hale gelmesi için kurslar, atölyeler ve etkinlikler düzenleyerek yetkinliklerini artırmak,

° Özel sektör, sivil toplum ve uluslararası kuruluşlardan temsilciler ile son sınıf öğrencilerini bir araya getiren toplantılar düzenlemek,

° İş arayan mezunlarımızın CV’lerinin bulunduğu bir havuz oluşturmak, düzenli olarak güncellemek ve bu havuzu özel sektör, sivil toplum ve uluslararası kuruluşlarda çalışan Mülkiyelilerle paylaşmak,

° İşe alımlarda mezunlarımızın yaşadığı sorunları ve liyakat ilkesine aykırı bir biçimde maruz bırakıldıkları uygulamaları takip ederek, raporlaştırmak,

° Mezunlarımızın istihdamıyla ilgili veri ve bilgileri derlemek ve Siyasal Bilgiler Fakültesi başta olmak üzere ilgili kurum ve kişilerle paylaşmak.

 

4 – Şubelerle İlişkiler

– Genel Merkez ve şubeler arasında yeniden güçlü bağlar kurabilmek, şubelerimizi gençlerle buluşturabilmek ve şubelerimizin deneyimlerini genç kuşaklara aktarabilmek için şubelerimizle birlikte düzenli periyotlarda düzenlediğimiz söyleşi, panel, kongre, konferans gibi etkinlikleri; gezi, doğa yürüyüşü, vb. sosyal etkinliklerle çeşitlendirecek, farklı kuşaklardan Mülkiyelilerin birbirleriyle yeniden sıcak ilişkiler kurabilmeleri için daha fazla alan açacağız.

– Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezini “Ankara Şubesi” olmaktan çıkarabilmek amacıyla Genel Merkez-Şube ilişkilerini ve Şubelerimiz arasındaki ilişkileri yeniden sıcak ve sahici ilişkilere dönüştürmek hedefiyle başlattığımız şube yönetim kurulları ile ortak toplantılarımızı takvime bağlayacak, düzenli periyotlarda ve her defasında farklı bir şubemizde toplantılar organize edecek, şubelerimizin beklenti, eleştiri ve önerilerini etkili biçimde sunabilecekleri yeni mekanizmalar yaratacağız.

– Demokrasinin en temel ilkelerinin askıya alındığı bir dönemde, Mülkiyeliler Birliğinin yönetiminde demokratik işleyişi sürdürmek amacıyla, hem Genel Merkez hem Şubelerimiz nezdinde üyelerimizin görüş, eleştiri ve önerilerini doğrudan dile getirebilecekleri yeni olanaklar yaratacağız.

– Şubelerimizin tüzel kişiliği olmaması nedeniyle karşılaştıkları sorunlarda, şubelerimizin özgünlüklerini, kaygı ve hassasiyetlerini gözeten hızlı ve etkili çözüm üretecek bir yönetim anlayışıyla hareket etmeyi sürdüreceğiz.

 

5 –  Mülkiye Spor Kulübü

– Mülkiye camiasının oluşturduğu anlamlı ve büyük halka içerisinde misyon üstlenen bir örgütlenme de ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan Mülkiye Spor Kulübüdür. Göreve geldiğimiz günden bu yana Yönetimimiz; yarım asrı aşkın köklü bir tarihe sahip olan ve halen basketbol, voleybol ve futbol branşlarında faaliyetlerini sürdüren kulübümüze karşı hep duyarlı ve ilgili olmuştur.

– Kulübümüzün sporcusu olan öğrencilerimize burs sağlanması konusunda attığımız kayda değer adımları yeterli görmüyor, bu katkıyı daha da geliştirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda gerekli özeni göstermeye devam edeceğiz.

– Kazan A.Ş.’nin aylık periyotlar halinde kulübe düzenli bir biçimde aktarılması gereken maddi destek, ülkemizin içinde bulunduğu derin iktisadi kriz ve son dönemde de pandeminin yarattığı koşullar nedeniyle hedeflendiği şekilde gerçekleştirilemedi. Yönetimimiz, bu desteğin düzenli biçimde sürdürülmesini sağlayacaktır.

– Ayrıca kulüp yönetiminin, yeniden bir yönetim odası ile toplantı ve yoga benzeri etkinlikleri için de uygun bir alan talebi doğrultusunda ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik azami imkân sağlayacağız.

– Son olarak, Mülkiye Spor Kulübünün maddi ve fiziki sorunlarını aşabilmek amacıyla, spor dünyasında etkili ve yetkili makamlarda olan Mülkiyelilerin desteğini seferber etmek için sarf ettiğimiz özel çabamızı sürdüreceğiz.

 

6 – Toplumsal ve Siyasal Sorumluluklarımız

– Mülkiyenin ve Mülkiyeliler Birliğinin tarihi, bir bakıma ülkemizin demokratikleşme mücadelesinin de tarihidir. Birliğimiz, 12 Eylül’ün en karanlık günlerinde dahi hukuk devleti ve temel hakların savunusundan taviz vermemiş, demokrasi güçleri için yol gösterici olmuştur. Bu nedenle, araştırma merkezlerimiz aracılığıyla hazırladığımız “MİSAM Politika Görüşleri” ile Birliğimizin kamuoyu yaratan, alternatif öneren, sözü ciddiye alınan bir kurum olma vasfını güçlendirmeye ve bu söylemlerin kendi faaliyetlerimizde eyleme dönüşmesine azami özen göstermeye devam edeceğiz.

–  Her geçen gün artan mobbing, cinsel taciz ve cinsel saldırı vakalarında Mülkiyeliler Birliği için bir rehber oluşturmak ve izlenmesi gereken yolları ortaya koymak amacıyla, Mülkiyeliler Birliğinin mobbing, cinsel taciz ve cinsel saldırı konularında bir politika metni olması gerektiği düşünüyoruz. Ataerkil sistemin tüm alanları kuşattığı, devamlılığını sağlamak için her geçen gün şiddetini artırdığı bir ortam içinde mobbing, cinsel taciz ve cinsel saldırı konularının üyelerimizin de gündeminde olduğunu biliyoruz. Bu düşünceden hareketle, Mülkiyeliler Birliğinin mobbing, cinsel taciz ve cinsel saldırı konularında bir politika metninin/toplumsal cinsiyet eşitliği belgesinin oluşması için çalışmalar yürüteceğiz.

– Birliğimizin, emek, demokrasi ve barış mücadelesinin ayrılmaz parçası olan sendikalar, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve aydınlarla güçlü ilişkileri olan, ortak mücadeleyi rehber edinen, bu kapsamda kendi deneyim ve birikimini seferber etmekte tereddüt etmeyen demokratik kitle örgütü vasfını koruyacağız.

 

7 – Mülkiye Kültür Merkezi (MKM)

– Yönetimimiz döneminde faaliyete geçirdiğimiz Mülkiye Kültür Merkezinin Ankara’nın çekim noktalarından biri haline gelmesinin haklı gururunu yaşıyoruz. Yönetime geldiğimizde kaba inşaatı yeni başlamış olan Kültür Merkezimizin, Mülkiyelilere layık bir yaşam alanı haline gelmesi için çalıştık. Alanında uzman Mülkiyelilerin deneyimlerinden yararlanarak tefrişatından faaliyetine, binamızı üyelerimizle birlikte Ankara’nın çekim merkezlerinden biri haline getirdik. Düzenlediğimiz 300’ün üzerindeki yüz yüze etkinlikle 10.000’in üzerinde Mülkiyeli ve Mülkiye dostuyla bir araya geldik. MKM’nin açılışından pandemi sebebiyle yüz yüze faaliyetlerini durdurduğu 1 yıl içinde Eğitim Merkezimiz tarafından açılan 33 atölyemizden 338 Mülkiyeli ve Mülkiye dostu faydalandı. 13 dil atölyesine 146 kişi katıldı. Pandemi sürecinde uzaktan eğitime geçen 5 dil kursuyla 41 katılımcıya hizmet verdik.

– Kültür Merkezimiz, Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği korolarımızın çalışma ve icra alanı, imza günlerinin işlevsel mekânı, soluklanıp bir şeyler okumak isteyen Ankaralıların huzurla çalıştığı bir kütüphane, sinematek anlayışın sürdürüldüğü bir salon oldu. Mülkiye Kültür Merkezini, üyelerini sadece tüketici olarak gören anlayışın karşısında, Mülkiyelilerin birlikte ürettikleri, temas ettikçe çoğaldıkları bir mekân haline getirdik. Bunu yaparken Mülkiye Kültür Merkezini, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomik birim haline getirdik.

– Önümüzdeki iki yılda, Mülkiye Kültür Merkezinin faaliyetlerini çoğulcu bir anlayışla örgütlemeye devam edeceğiz. Birliğimizin ve Kültür Merkezimizin, giderek çoraklaşan kültürel, sosyal ve siyasal alan karşısında, üyelerimizin tecrübelerini aktaracakları, birikimlerini artıracakları, keyifle vakit geçirecekleri bir alan haline getirmek için var gücümüzle çalışacağız. Kültür Merkezimizin, Birliğimizin geleceği olan yeni mezunlarımız ve öğrencilerimiz ile kurduğumuz bağların önemli bir zemini olduğu gerçeğinden hareketle, onların talep ve önerilerini de alarak Kültür Merkezimizi, dinamik bir vizyonla üyelerimizin ve Ankaralıların hizmetine sunacağız.

 

8 – Araştırma Merkezleri

Yönetimimiz döneminde kurduğumuz araştırma merkezleri, üç yıllık çalışma süreleri içerisinde fakültemizin akademik birikimi ve Mülkiyeli olmaktan ileri gelen toplumsal sorumluluğumuzun harmanlandığı; toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlara ilişkin bilimsel bir yaklaşımın geliştirildiği; üretilen bilgi vasıtasıyla hem üyelerimizin ve öğrencilerimizin birikimine hem de ülkemizin toplumsal aydınlanmasına önemli katkı sunulan kurumsallaşmış çalışma grupları haline geldi. Giderek derinleşen iktisadi kriz, hukuk devleti ilkelerinin ciddi biçimde aşındırılması, siyasal temsil ve meşruiyet tartışmaları çerçevesinde araştırma merkezlerimizin, üyelerimizin birikimi ve sorumluluk bilinci temelinde ürettiği bilgi, ortaya çıkardığı raporlar ve düzenlediği etkinlikler ile Mülkiyeliler Birliği camiası ve ülke kamuoyunda yarattığı etkinin boyutlarından memnuniyet duyuyoruz.

Mülkiye İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Merkezinin yanında, 1978 yılında Türkiye’nin ilk İnsan Hakları Merkezi olarak Fakültemiz bünyesinde kurulmuş olan ve 2017 yılında Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş tarafından kapatılan İnsan Hakları Merkezimizi, taşıdığı mirası sahiplenerek Mülkiyeliler Birliği bünyesinde yeniden açarak insan hakları alanındaki çalışmalarını sürdürmenin yanı sıra kurduğumuz Mülkiyeliler Birliği Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi, Mülkiyeliler Birliği Demokrasi Araştırmaları Merkezi, Mülkiyeliler Birliği Emek Araştırmaları Merkezi, Mülkiyeliler Birliği Hukuk Araştırmaları ve Hukuki Destek Merkezi faaliyetleri ile, can alıcı konularda geniş bir alandan uzmanları, akademisyenleri ve aktivistleri, kolektif bilgi üretimi sürecine dahil ettik.

Seçim adaleti ve güvenliğinden LGBTİ+ꞌlar karşılaştığı hak ihlallerine, güvencesiz çalışma ve emek süreçlerinden bütçe tartışmalarına değin, ülkemizin önemli meseleleri üzerine yürütülen kolektif bilgi üretimi süreci sonucunda ortaya çıkan rapor ve benzeri metinlerin, kamuculuk başta olmak üzere sahip olduğumuz ilkeler çerçevesinde yaygınlaşması ve ilgili kişi ve kurumlara ulaşması için çaba sarf ettik. Bu çabamızın sonucunda, merkezlerimiz üç yıl içerisinde kamusal tartışmada yer tutan meselelerin önemli bir bölümüne ilişkin 39 etkinlik düzenledi ve 4 politika metnini kamuoyu ile paylaştı. Pandemi süresince düzenlenen çevrimiçi etkinlikler ile, COVID-19’un yaşamın farklı alanlarına etkileri başta olmak üzere çeşitli konularda uzman görüşlerini camiamızın birikimi ile bir araya getirdik.

Kadınların deneyim aktarımlarını ve bilgi paylaşımlarını sağlayacak ortamları oluşturmak amacıyla, Mülkiyeliler Birliği Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezimizin yol göstericiliğinde çeşitli kuşaklardan Mülkiyeli kadınları bir araya getirecek katılımcı toplantı kültürünü faaliyetlerimizden biri olarak konumlandırmayı planlıyoruz.

Önümüzdeki iki yılda da, kurumsallaşmış yapıları ve üyelerimiz ile öğrencilerimizin katkılarıyla güçlü bir kimliğe kavuşan araştırma merkezlerimizi, sahip olduğumuz katılımcı anlayışla geliştirmeye ve kuşaklar arası birikim aktarımını daha da sağlamlaştırmaya çalışacağız. Derinleşen krizler karşısında söz üretmeye, kamusal tartışmaya katkı sağlamaya ve demokratik değerlerin savunusunda toplumsal sorumluluğumuzla hareket etmeye devam edeceğiz. Yaygınlaşan hukuksuzluğun, eşitsizliğin, şiddetin ve emek sömürüsünün karşısında araştırma merkezlerimizin bilimsel üretimini demokratik ve eşitlikçi değerlerin hakim olduğu bir toplum inşası hedefimizin temeline yerleştireceğiz.

 

Yetiştik Çünkü Biz!

Bizler, Mülkiyeliler Birliği yönetimine bir kişi veya grup olarak değil, bir anlayış olarak talip olduğumuzu söylemiştik. Bu anlayışımız çerçevesinde; Birliğimizi, fakültemiz akademik birikiminin korunması için bütün olanakların seferber edildiği; hukuksuzluklara karşı hukukun, kamusal bir yönetim anlayışının, yurttaş hak ve özgürlüklerinin savunulabildiği; ülkenin sorunları hakkında bilimsel düşünceler üretebilecek merkezleri olan; yeni mezunlar, öğrenciler ve kıdemli mezunları buluşturabilecek etkinlikler düzenleyen, tüm şubeleriyle koordineli biçimde hareket eden, adına yakışır bir dayanışma merkezi haline getirme iddiamızı sürdürüyoruz. Mülkiyeliler Birliği Genel Kurulunda yürütülecek tartışmalarda bu iddiayı geliştirmeye, bu iddiayı taşıyan tüm mezunlarımızı da birlikte hareket etmeye ve üretmeye çağırıyoruz.

Yetiştik Çünkü Biz Seçim Bildirgesi